AFAD görevlisi depremde kaybettiği yeğenlerini her görevde hüzünle hatırlıyor

Erzurum İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü personeli İsa Akçayır, kentte 2004'te kentte meydana gelen 5,1 büyüklüğündeki depremde kaybettiği iki yeğeninin acısını gittiği her görevde yüreğinde taşıyor.

AFAD görevlisi depremde kaybettiği yeğenlerini her görevde hüzünle hatırlıyor
1618

Deprem, sel ve diğer doğal afetlerde hayat kurtarmak için fedakarca görev yapan AFAD personeli, 7/24 esasına göre çalışmalarını sürdürürken, afetlerde karşılaştıkları olaylar ise personelin hayatında derin izler bırakıyor.
 
Erzurum'da 17 yıl önce meydana gelen ve merkez üssü Aşkale ilçesi olan, 8'i çocuk 9 kişinin öldüğü, 5,1 büyüklüğündeki depremde iki yeğeniyle ile komşularını kaybeden AFAD personeli İsa Akçayır da acısını yüreğinde taşıyarak, her göreve hayat kurtarmak için koşuyor.
 
Aynı zamanda Erzurum AFAD Eğitim Şube Müdürü de olan İsa Akçayır, yıllar önce enkaz altından hayat kurtarmak için gittiği Aşkale ilçesinde yaşadıklarının derin izlerini zihninden atamadığını söyledi.
 
Ekip arkadaşlarıyla sürekli arama kurtarma faaliyetlerine katıldıklarını ifade eden Akçayır, "Marmara Depremi dahil birçok deprem, sel ve afetler ile boğulma olaylarında arama kurtarma çalışmalarına katıldım. Bu afetlerde Erzurum AFAD olarak tüm arkadaşlarımızla güzel başarılar elde ettiğimize inanıyorum. Bütün afetlere gitmemize rağmen 25 Mart 2004 depremi benim için kırılma noktasıdır." dedi.
 
Akçayır, 2004'teki depremde yeğenlerini kaybettiğini belirterek, o gün yaşadıklarını hiçbir zaman unutmadığını dile getirdi.
 
"Her zaman hızlı giden otomobil, bu sefer hiç gitmiyormuş gibi hissediyorsun"
O dönem depremin ardından Aşkale ilçesine bağlı Küçükgeçit Mahallesi'ne gittiklerini anlatan Akçayır, şöyle konuştu:
 
"Akşam saat 21.00 veya 21.30 civarıydı. Kent merkezindeki Hilalkent semtindeydim. Hilalkent, Sanayi ve Dağ mahalleleri bilindiği üzere zemini sağlam olan yerler. Depremde bulunduğum bölgede aşırı sallanınca bir yerde yıkımın olduğunu tecrübelerime dayanarak hissettim. Araştırma yaptık ve kendi köyüme ulaşmaya çalıştım fakat ses çıkmadı, ulaşamadık. Arkadaşlarla toplanıp Aşkale'ye gittik. Köy mesafesine gelince, ışıklar görünüyordu ve anladım ki bizim köyde deprem olmuş. Değişik duygulardaydım, sanki her zaman hızlı giden otomobil, bu sefer hiç gitmiyormuş gibi hissediyorsun. Orada annem, babam, komşularım, yeğenlerim, akrabalarım ve kardeşlerim var. Aklınızdan her türlü şey geçiyor. 'Kime ne oldu, kim nasıl?' diyorsunuz."
 
Karşılaştığı manzara karşısında soğukkanlılığını kaybetmediğini, kendi yakınlarının bulunduğu evin enkazının yanına gidince çevredekilere sakin olmaları için uyarılarda bulunduğunu aktaran Akçayır, AFAD araçlarının üzerindeki projektörleri yakınca olayın tüm çıplaklığı ile ortaya çıktığını belirtti.
 
"Bağıran, çağıran, ağlayan, 'Bizi kurtaran yok mu?' diyenler vardı"
O günkü görevin çok farklı olduğunu söyleyen Akçayır, şöyle devam etti:
 
"Bağıran, çağıran, ağlayan, 'Bizi kurtaran yok mu?' diyenler vardı. Benim için unutulmayacak an. Gittiğimizde oraya evlerin üzerinde toprak vardı. Evler de toprak evlerdi zaten. 10-15 dakika içinde enkazın üstünü boşalttık. Cesetlere ulaştık. Yaralılar da vardı ve köylüler de yardım ediyordu. O gün anlatılmaz yaşanır. Orada tanıdığımız bir doktor vardı, Aşkale Devlet Hastanesinde görev yapıyordu. Enkazın orada göz göze geldik, durumunu işaret ettim. O da işaretle bana, 'Umut yok deyince' sesimi çıkartamadım, sessiz kaldım. Yeğenlerimi, kendi canından olan birisinin enkaz altından cesedinin çıkarılması, çok farklı, kelimelerle anlatamıyorsunuz. Rabb'im hiçbir zaman böyle afetler yaşatmasın."
 
Akçayır, o günden beri bütün tatbikat ve doğal afetlerde yeğenlerinin aklına geldiğini ve onları unutamadığını ifade etti.
 
Köyde o gün 9 kişinin vefat ettiğini bildiren Akçayır, şunları kaydetti:
 
"Yeğenlerimin birisi 8-9, diğeri 11-12 yaşlarındaydı. İsimleri Yusuf ve Furkan'dı. Her göreve gittiğimde aynı hissiyatı yaşıyorum. Erzurum AFAD ekipleri olarak Marmara Depremi'ne gittik. 17 Ağustos depreminin dördüncü gününde bir hanımefendiyi enkazdan sağ çıkardık. O hanımefendinin düğününe, nişanına hediyeler yaparak Erzurum birliği olarak gittik. Acısını da sevincini de paylaştık, iletişimlerimiz devam ediyor. Bir canlıyı enkazdan çıkarmanın ölçüsü yok, o mutluluk tarif edilemez. Paylaşmak, yaşamak kutsal bir şey, onu hayat tutunduruyorsun, sevgisini paylaşıyorsun. Hayatımda benzerleri bulunan unutamadığım çok olay oldu fakat bizim hayatımız, işimiz bu. Yardım etmek, mutlu ediyor."
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir.