Beklentilerin altında açıklanan büyümeye hizmetler ve sanayi sektörü önemli katkı sağlamaya devam ederken, söz konusu sektörlerdeki büyüme hızı üçüncü çeyrekte yıllık bazda sırasıyla yüzde 20,7 ve 10,0 düzeyinde gerçekleşti. Toplam katma değeri tarım yüzde 5,9, inşaat yüzde 6,7 ve finans yüzde 19,9 azaltırken, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 4,7 artış yönünde etkiledi.
Büyümeyi stoklar 5,4 puan aşağı çekti, net dış talep ise 6,8 puanlık yukarı yönlü etkiledi.
Gayrisafi sabit sermaye oluşumu ayrıntılarına bakıldığında, üçüncü çeyrekte yatırımların makine-teçhizat ayağında yükselmeye devam ettiği görüldü. Bu dönemde inşaat yatırımları yüzde 9,6 daralırken, özel yatırımların göstergesi olan makine-teçhizat yatırımları yüzde 17,5 ile belirgin artarak üst üste yükselişini 8'inci çeyreğe taşıdı.
"Milli gelir büyümesi yılın son çeyreğinde gücünü koruyor"
Verilere ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, 3. çeyrek gerçekleşmesi ile milli gelirde ocak-eylül döneminde geçen yılın aynı sürecine göre yüzde 11,7'lik artış kaydedildiğini söyledi.
Milli gelirin cari fiyatlarla 3. çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35,5 arttığını, dolar bazında yükselişin ise yüzde 14,7 düzeyinde gerçekleştiğini aktaran Bürümcekçi, son dört çeyrekte milli gelir toplamının 795 milyar dolar olduğunu ifade etti.
Bürümcekçi, büyüme trendinin gücüne ilişkin göstergelerin 3. çeyrekte önceki çeyreğe göre güçlü artışa işaret ettiğini vurgulayarak, "Harcamalar yöntemiyle hesaplanan GSYH verilerine göre, üçüncü çeyrekte özel tüketim harcamaları, kamu tüketimi ve net dış talep büyümeyi yukarı çekerken, yatırımlar ve stok azalışı olumsuz etkiledi. Önümüzdeki dönem görünümünü ele aldığımızda; ilk sinyaller milli gelir büyümesinin yılın son çeyreğinde gücünü koruduğuna işaret etmekte." dedi.
Para politikasındaki gevşeme ve dış talebin büyümeyi yukarı yönlü etkilediğini, kredi hacmindeki sınırlı artış, yüksek enflasyon ve finansal koşulların ise baskıladığını anlatan Bürümcekçi, şunları kaydetti:
"Gerek sanayi üretimi endeksinde gerekse milli gelir serisinde gelinen tarihi yüksek seviyeler, yılın son çeyreğinde bir ivme kaybı olsa bile mekanik olarak karşılaştırmanın yapılacağı 2020 yılı aynı dönemlerine göre büyümenin yine gücünü koruyacağını gösteriyordu. Son çeyrekte, çeyrekten çeyreğe değişimin yatay olduğu bir senaryoda bile 2021 yılı milli gelir büyümesi yüzde 10,9 olarak gerçekleşmekte. Buna ek olarak, son dönemde para politikasının hızlı bir gevşeme sürecine girmesi ve dış talebin canlı küresel ekonomik aktivite nedeniyle güçlü seyretmeye devam etmesi büyüme eğilimine destek vermektedir. Buna karşılık, bankacılık kredi hacmi trend artışının sınırlı kalması ve fiyat artışlarının yüksekliği son çeyrekte iç talep üzerinde aşağı yönde etkide bulunabilir. Bu doğrultuda yıl sonuna kadar kalan kısa dönemde bu yılın büyüme görünümünün belirgin değişmeyeceğini ve yüzde 10'un üzerinde bir büyüme oranına ulaşılacağını düşünüyoruz. Ancak gelecek yıl için belirsizlikler ciddi ölçüde artmaktadır. Son haftalarda kredi faizlerinde gerileme sonrası kredi hacmi trend büyümesinin yönünü yukarı çevirmesi 2022 büyümesi açısından destekleyici görünürken, son günlerde finansal koşulların tekrar sıkılaşmaya başlaması aşağı yönlü bir risk olarak takip edilmektedir."
"Sanayiyle bağlantılı ihracat ve hizmetler büyümenin ana dinamiği"
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da 3. çeyrek büyümesinin piyasa beklentisinin biraz altında kalsa da yıl sonuna ilişkin tahminlerini değiştiren bir tablo ortaya koymadığını söyledi.
Sektörel olarak bakıldığında hizmet ve sanayi kalemlerinin büyümeye önemli katkı sağladığına işaret eden Aslanoğlu, "Hizmetlerin daha güçlü bir şekilde devreye girdiğini, sanayi üretiminin de önemli destek verdiğini görüyoruz. Sanayiyle bağlantılı ihracat ve hizmetler sektörü, büyümenin ana dinamiği oldu." diye konuştu.
Aslanoğlu, yatırımların uzun bir süre sonra düştüğüne dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yatırımlarda geçen yılın 3. çeyreğinde yüzde 22'lik çok güçlü bir artış vardı. Buna nazaran bir düşüş var ama ivme kaybı da ortaya çıkmış gözüküyor. Bu; önümüzdeki dönemde ihracat kapasitesini artırmak açısından izlenmesi gereken bir veri. O kapasitenin artması gerekiyor. Hane halkının tüketimi, ötelenen talebin devreye girmesiyle arttı. Öte yandan tüketim için hizmetlere yönelik talebin artmasının da önemli bir katkısı oldu. Yeme içme ve turizm gibi sektörler devreye girdi. İmalat sanayisi ürünlerine talep genelde belli bir gücü koruyor. Evlerde yaşamanın ve zaman geçirmenin getirdiği bir talep değişimi var. İçerde de bu talebin sürdüğünü görüyoruz. Konut sektöründe son bir yıldaki canlanmayla beraber, kiralık talebinin artması, konutla ilgili harcamalar ve okulların açılması bu talebi etkiledi. Sonuç olarak baktığımızda büyüme hızında baz etkilerinin ortadan kalmaya başlaması ile çeyreklik bazda bir yavaşlama görüyoruz. Yıl genelinde ise yüzde 9,5'in üzerinde, çift haneli bir büyüme beklenebilir."
İş gücü ödemelerinin payının bir miktar düştüğüne de değinen Aslanoğlu, "Büyümenin olduğu yıllarda bunun da artmasını bekleriz. Asgari ücret tartışmalarında, sanıyorum bu da dikkate alınarak bir düzeltme ihtiyacı doğacaktır." dedi.