Sökmen Baykara hastane morgundan fotomuhabirliğine uzanan hayat hikayesini anlattı

Antalya'da yaşamını sürdüren 85 yaşındaki fotomuhabiri Sökmen Baykara, kadrajın içine sığdırdığı görüntülerin hala hafızalardaki yerini koruyor olmasının gururunu yaşıyor.

Sökmen Baykara hastane morgundan fotomuhabirliğine uzanan hayat hikayesini anlattı
869

Polis memuru baba ve ev hanımı annenin 8 çocuğundan biri olarak 1 Kasım 1936'da Antalya'da dünyaya gelen Baykara, babasının memuriyeti nedeniyle eğitim hayatını farklı illerde sürdürmek zorunda kaldı.
 
İstanbul'da lise yıllarında gazetecilik yapmaya başlayan Baykara, ülke tarihinde önemli yer tutan birçok olay ve kişiyi fotoğrafladı.
 
Emekli olduktan sonra Antalya'ya dönen 3 çocuk babası Baykara, tek başına yaşadığı evinin balkonundan fotoğraf çekmeye devam ediyor.
 
"Öldü" diye hastane morguna götürmüşler
Baykara, AA muhabirine, babasının tayini nedeniyle 8 kardeşin de farklı şehirlerde dünyaya geldiğini söyledi.
 
İlkokula Antakya'da başladığına değinen Baykara, babasının tayini nedeniyle Antalya'ya geldiklerini, öğrenimine burada devam ettiğini dile getirdi.
 
Arkadaşıyla 16 yaşındayken motosiklet kazası geçirdiklerini anlatan Baykara, "Öldüğümü sanarak beni morga koyuyorlar. Yakınlarım cenazemi almak için beklerken bir kadın morga geliyor ve kimin yakını olduğuma bakmak için üzerimdeki gazeteyi kaldırıyor. Bu sırada elimi hareket ettirince ölmediğim anlaşılıyor." diye konuştu.
 
Baykara, felç geçirdiği için bir süre hastanede kaldığını, kaza nedeniyle sağ kulağının duyma yetisini kaybettiğini ifade etti.
 
Liseye İstanbul'da gittiğini, gazetecilik eğitimi aldığını aktaran Baykara, güzel fotoğraf çektiği için arkadaşının teklifiyle gazetede işe başladığını kaydetti.
 
Çektiği fotoğrafla iş teklifleri gelmeye başladı
Gazete yöneticilerinin İstanbul'a gelen Bediüzzaman Said Nursi'nin fotoğrafını çekmesini istediklerini belirten Baykara, şöyle devam etti:
 
"Said Nursi, bir otelde kalıyordu. Sadece namaz saatlerinde perdesini açıp Sultanahmet'e karşı namazını kılıyordu. Namaz saatini bekledim. Diğer odada kalanlardan izin alıp balkonlarına çıktım. Said Nursi namaz kılıyordu, iki fotoğrafını çektim. Gazete sorumlularına telefon açıp fotoğrafı çektiğimi söyledim. Çok şaşırmışlardı. Aradan 45 gün geçmeden Said Nursi öldü, son çekilen fotoğrafı oldu. Bu başarımdan sonra iş teklifleri gelmeye başladı."
 
Baykara, Kıbrıs Barış Harekatı'nda bölgeye giden ilk gazetecilerden olduğunu, savaş alanından çektikleri görüntüleri İstanbul'a gönderdiklerini, fotoğrafların gazetelerde yer aldığını söyledi.
 
"Özal beni çağırıp tebrik etti"
İsmet İnönü, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal gibi birçok siyasinin fotoğraflarını çektiğini anlatan Baykara, Ankara'ya yurt dışından önemli bir isim geleceği zaman çekeceği kareyi kafasında oluşturup, o kareyi çekene kadar uğraştığını kaydetti.
 
Baykara, "ANAP selamı" olarak bilinen hareketin çektiği bir fotoğrafla benimsendiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
 
"8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal seçim gezisinde ellerini birleştirip kaldırınca çektiğim fotoğraf gazetelerde çıktı ve parti bunu çok beğendi. Özal beni çağırıp tebrik etti. Neden tebrik ettiğini anlamadım. Gazeteyi gösterdi ve 'Ne kadar güzel fotoğraf, işte ANAP selamı' dedi. Ondan sonra seçim otobüslerinin üzerine çıkıp o selamı vermeye başladı. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile de aramız çok iyiydi."
 
Meslek hayatında zor günler geçirdiğini aktaran Baykara, her şeye rağmen meslekten hiç vazgeçmediğini dile getirdi.
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir.