Orta Doğu Teknik (ODTÜ) ve Yıldız Teknik üniversitelerinden bilim insanları, Marmara Denizi'nde müsilaj patlamasının nedenlerinden biri olan arıtma tesisi çamurlarından sentetik gaz, hidrojen, ısı ve elektrik üretecek yüksek teknolojiyi geliştirmek üzere harekete geçti.
TÜBİTAK desteğiyle yürütülen projede, dünyada da ilk olacak şekilde, organik atıkların yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak kullanılarak büyük ekonomik getiri sağlanması hedefleniyor.
Marmara Denizi'nde yürütülen müsilaj seferberliği kapsamındaki çalışmalara bir yenisi eklendi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak Mühendisliği Bölümünü bitirdikten ve uzun yıllar Fransa'da akademik araştırmalar yürüttükten sonra 2 yıl önce Türkiye'nin "enerji, yanma, motor, hidrojen ve çevre teknolojileri" alanlarına destek vermek üzere Türkiye'ye dönen ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Gökalp ile Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Öğretim Üyesi Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Didem Özçimen'in hayata geçireceği projede, konuya ilişkin dünya genelinde de ilk olacak şekilde yenilikçi ve katma değeri yüksek çözümler üretilecek.
Prof. Dr. İskender Gökalp, AA muhabirine, TÜBİTAK desteğiyle başlattıkları projelerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Müsilajın günümüz dünyasını tanımlayan hava kirliliği, küresel ısınma, trafik sorunları gibi karmaşık ve bütünsel çözümler gerektiren konular arasında olduğunu ifade eden Gökalp, "Bu sorunların çözülmesi, çeşitli sektörler ve paydaşlar arasında ortak, uzun soluklu çalışmalar gerektiriyor." dedi.
Marmara Denizi'nin, İstanbul Boğazı üzerinden taşınan Karadeniz kaynaklı kirleticilerle birlikte yüksek nüfus, sanayileşme ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan ciddi bir kirlilik baskısı altında olduğuna dikkati çeken Gökalp, evsel ve endüstriyel atık suların, azot ve fosfor gibi besin seviyeleri, meteorolojik ve denizel faktörler ile beraber müsilaj oluşumuna neden olan fitoplankton patlamalarının en temel tetikleyici unsurlarını oluşturduğunu anlattı.
Müsilaj sorununun kaynağında ve kalıcı çözümü için deşarj edilen atık suların kirlilik yüklerinin mutlaka azaltılması gerektiğine işaret eden Gökalp, bunun yapılabilmesi için evsel ve endüstriyel atık suların temizlenmesinin ve geri kazanım uygulamalarına bütünsel bir yaklaşımla çözüm üretmenin önemini vurguladı.
Müsilaj sorununa karşı bütünsel bir yaklaşım geliştirecekler
Prof. Dr. Didem Özçimen ile birlikte bu bütünsel yaklaşımı geliştirmeye yönelik TÜBİTAK destekli projeye başladıklarını bildiren Gökalp, "Projede, müsilaj sorununa karşı bütünsel yaklaşımı oluşturmayı ve gereken alt sistemleri tasarlayarak yapılabilirliğini göstermeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.
Proje kapsamında tasarlanacak pilot ünite için ODTÜ Teknokent firması İGDEAS A.Ş. ve Ankara'da bulunan Pro-sis Enerji Teknolojileri Mühendislik firmasının da katkı vereceğini aktaran Gökalp, şöyle devam etti:
"Projede geliştirilecek yaklaşımla bertaraf edilmesi zor olan atık su arıtma tesislerinin çok nemli çamurlarının, hem bertaraf edilmesi hem de bu organik malzemenin enerji ihtivasını, tümüyle kurutulmasına harcamayan hidrotermal karbonlaştırma yöntemiyle sentetik gaz, hidrojen, ısı ve elektrik üretebilecek biyokatıya dönüştürülmesi sağlanacak.
Türkiye linyitleri ile hidrokömürün beraber gazlaştırılmasıyla sentetik gaz ve hidrojen üretilmesi de mümkün görünüyor. Türkiye'de ve de dünyanın her yerinde günlük olarak üretilen atık su arıtma tesisi çamurlarının miktarı düşünülürse bu organik atığın yenilenebilir bir kaynak olarak algılanması da mümkün. Dolayısıyla bu çalışma için küresel olarak da yenilikleri ve katma değeri yüksek teknolojileri içeren bir proje diyebiliriz."
İskender Gökalp, atık su arıtma tesisi çamurunun içindeki azot ve fosfor gibi maddelerin hidrotermal karbonlaştırma proses suyuna aktarıldığını vurgulayarak, daha önce yürüttükleri bir başka projelerinde bu proses suyu ortamında yüksek verimlilikle mikroyosun üretilebileceğini gösterdiklerini bildirdi.
Atık suların müsilaja neden olan besin yükü azaltılacak
Müsilajın büyümesini tetikleyen kirletici yükün, bilhassa azot ve fosfor miktarlarını iyice azaltmadan deşarj eden atık su arıtma tesislerinden kaynaklandığını belirten Gökalp, şunları kaydetti:
"Çalışmada, arıtma tesisleri, çamurunun hidrotermal karbonizasyonunun yan ürünü olan proses suyunun içerdiği besinler, mikroyosun üretiminde kullanılarak üretim maliyeti ciddi miktarda azaltılacak ve atık suyun müsilaj patlamasına sebep olan besin yükü azaltılıp deşarj edilebilir seviyeye getirilecek. Müsilaj konusuna kaynağında, sürdürülebilir ve bütünsel bir çözüm getirme çabası, atık su arıtma tesisleri çamurunun bertarafı, hidrokömür ve mikroyosun üretimiyle, yeni değer zincirleri oluşturulması, değişik sektörlerin ilişkilendirilmesini mümkün kılacak, önemli çevresel sorunlara sürdürülebilir ve döngüsel ekonomi yaklaşımıyla bağdaşan çözümler üretme örneği olacak."
"Hedef, Türkiye'nin teknoloji pazarından pay kapması"
İskender Gökalp, geliştirmeyi planladıkları yenilikçi çözümlerle Türkiye'nin dünya teknoloji pazarından önemli oranda pay kapmasını hedeflediklerini söyledi.
Kamu sektörünün strateji belirlemedeki rolünün önemine dikkati çeken Gökalp, "Üniversitelerin müfredat ve Ar-Ge kapasitelerini, yeni konulara ve sorunlara katkı verecek gençlerin yetiştirilmesi, bilgi ve teknoloji üretilmesi yönünde sürekli olarak yenilemesi, özel sektörün girişimcilik hamlelerini artırması, önümüzdeki dönemler için gerek Türkiye gerek küresel olarak çok önemli." değerlendirmesinde bulundu.