Sadece üç yıl önce, Anna Blakney Londra'daki bir laboratuvarda nispeten bilinmeyen bir bilim alanında çalışıyordu ve çoğu insan mRNA aşılarını duymamıştı. Ancak şimdi, Covid-19 salgını ile birlikte Pfizer-BioNTech ve Moderna gibi ilaç şirketlerinin mRNA aşıları hakkında geniş bir farkındalık oluştu.
Blakney, 2016 yılında doktora çalışmalarına başladığında, pek çok insanın mRNA teknolojisinin işe yarayıp yaramayacağı konusunda şüpheci olduğunu hatırlıyor. Ancak şimdi, mRNA'nın tıp alanında önemli bir rol oynadığını söylüyor ve bunun, genetik kodu DNA'dan hücrenin protein üretim mekanizmasına taşıyan tek sarmal bir molekül olan mRNA'nın potansiyeline dayandığını belirtiyor.
Geleneksel aşılar, zayıflatılmış virüs proteinlerinin enjekte edilmesiyle çalışırken, mRNA aşıları ise antijenin kendisini enjekte etmeye gerek olmadan antijenin mRNA'sını kullanır. Bu sayede mRNA aşıları daha hızlı, daha güvenli ve daha ekonomik bir şekilde üretilebilir. Pandemi sırasında mRNA teknolojisinin hızlı gelişimi, bu aşının onaylanmasını hızlandırdı ve tarihsel olarak en hızlı onaylanan aşıları ortaya çıkardı.
mRNA teknolojisi sadece Covid-19'a karşı değil, aynı zamanda kanser, HIV ve tropikal hastalıklar gibi diğer hastalıklara karşı da tedavi ve aşı geliştirmek için kullanılıyor. mRNA aşıları ve tedavileri için devam eden birçok klinik deneme bulunuyor.
Bu teknolojinin ilerlemesi, hastaya özgü tedavilerin geliştirilmesi ve daha geniş bir sağlık ve esenlik uygulamaları için kapıları açıyor gibi görünüyor. mRNA teknolojisi, gelecekte hastalıkların önlenmesi ve tedavisi konusunda büyük bir potansiyele sahip olabilir. mRNA 2.0 ve 3.0 ile nelerin mümkün olabileceği ise şu anda araştırmacılar için heyecan verici bir soru. (BBC News Türkçe)