Ankara
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun suikasta uğramasının üzerinden 19 yıl geçti.
AA muhabirinin derlediği bilgiye göre FETÖ ile Alman Vakıfları davalarında hazırladığı raporlarla adından söz ettiren Hablemitoğlu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunuydu. "Dilde, Fikirde, İşte Birlik" isimli aylık dergiyi yayımlayan Hablemitoğlu, uzun yıllar basın danışmanlığı yaptıktan sonra aynı üniversitede akademisyenliğe başladı.
Orta Avrupa ve Balkanlarda Türk eserleri, Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında eserler kaleme alan Hablemitoğlu, çalışma hayatına ilişkin de kitap ve makalelere imza attı.
Dönemin Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesince (DGM), Alman vakıflarının faaliyetlerinin durdurulması için açılan davada, Hablemitoğlu'nun "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" çalışması delil olarak kabul edildi. Bu çalışmada Hablemitoğlu, Alman vakıfların Türkiye'de yasal olmayan çalışmalar yaptığını, etnik-mezhepsel ayrılıkları körüklediğini ve İzmir'deki altın madeni karşıtlarını finanse ettiğini yazdı.
Bugünkü FETÖ'yü o yıllarda tarif etti
Hablemitoğlu'nun dikkatleri üzerine çekmesine neden olan çıkış ise FETÖ'nün sözde "cemaat" olarak bilindiği yıllarda bu yapıya yönelik tespitleriydi.
Elebaşı Gülen'in yargılandığı Ankara 2 No'lu DGM'deki davanın delilleri arasında, Hablemitoğlu'nun örgütün CIA ile bağlantısını ortaya koyan "Etki ajanları, Nüfuz Casusları ve Fethullahçılar" başlıklı raporu da vardı.
Raporda, "Gülen cemaatinin" devlet içine sızarak kritik kadroları tuttuğuna dikkati çeken Hablemitoğlu, 24 Haziran 1999'da Mehmet Ali Birand'ın sunduğu 32. Gün programında ise FETÖ elebaşı Gülen'in uzun yıllar önce yetiştirmeye başladığı örgüt mensuplarıyla bu amacı gerçekleştirmeye çalıştığını vurguladı.
"Köstebek" isimli kitabında, "Gülen cemaatinin" silahlı örgüt halini almaya başladığı tespitini o yıllarda yapan Hablemitoğlu, elebaşı Gülen'in iktidarı ele geçirdikten sonra Türkiye'ye Humeyni gibi dönmeyi planladığını da yazdı.
Bu yapıyı "Fetullahçılar" olarak tanımlayan Hablemitoğlu kitabında, "Fetullahçılar, Türkiye'de Mevleviler, Bektaşiler, Cerrahiler gibi salt dinsel inancını yaşamaya çalışan bir cemaat değildir. Uluslararası alanda at koşturan, son derece tehlikeli bağlantılarıyla, ekonomik kaynakları ve eğitim kurumlarıyla Türkiye'nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır." tespitinde bulundu.
Suikastta FETÖ izi
Bundan 19 yıl önce evinin önünde Necip Hablemitoğlu'nu başından vuran katilin, 15 santimetre mesafeden ateş açtığı bilgisi, o dönem hazırlanan soruşturma dosyasında yer aldı. Olay yerinde bulunan iki boş kovandan birinin ABD yapımı Ruger, diğerinin ise Alman yapımı Geco marka silahlara ait olduğu tespit edildi. Etkileri nedeniyle bu mermilerin o tarihte Türkiye'de satışı yasaktı.
Üzerinden yıllar geçmesine rağmen faili meçhul kalan Hablemitoğlu dosyası, 15 Temmuz darbe girişiminden önce yeniden raftan indirildi. Suikasta ilişkin detaylar yeniden incelendi, ulaşılan bilgiler, cinayetin FETÖ tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği şüphesini beraberinde getirdi. Zira örgüt mensubu bir polisin, "Necip Hablemitoğlu cinayeti ile alakalı 18 Aralık 2002'den sonrası ve 6 aylık çağrı kayıt detayları (CDR) verilerini şirketlerden istemişler. Onlar da ne var ne yok vermiş. İlgili tarihle alakalı" şeklindeki yazışması, zaman aşımına üç yıl kalan dosyaya delil olarak sunuldu.
Böylece darbe girişiminden bir gün önce kabul edilen ve Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince 8 Haziran 2018'de karara bağlanan "FETÖ sivil çatı davası"nın iddianamesinde, Hablemitoğlu'nun örgüt tarafından öldürüldüğüne işaret edildi.
Ukrayna'da yakalanan şüpheli
Suikastın faillerine ilişkin bilgiye sahip olduğu ortaya çıkan Ukrayna'da yaşayan Nuri Gökhan B. hakkında, "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" ve "tasarlayarak öldürme" suçlarından 14 Mayıs 2019'da Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğince yakalama kararı çıkartıldı.
Kırmızı bültenle aranması için Interpol'e başvurulmasının ardından şüpheli Nuri Gökhan B, Ukrayna makamlarınca yakalandı ve Türkiye'ye iadesinin değerlendirilmesi amacıyla 12 Temmuz 2019'da tutuklandı. İtiraz üzerine Nuri Gökhan B'nin elektronik kelepçeyle ev hapsine alınması kararlaştırıldı. Adalet Bakanlığınca gönderilen iade talebi kapsamında şüphelinin, Türkiye'ye iadesi bekleniyor.