Türk savunma sanayisi bünyesinde millileştirilen F-16 mühimmat eğitim podunun seri üretimi başlıyor, dost ve müttefik ülkelerle ihracata yönelik görüşmeler yürütülüyor.
Türk savunma sanayisi bünyesinde 2005 yılında elektronik alt sistemlerin üreticisi olarak göreve başlayan SDT Uzay ve Savunma Teknolojileri AŞ, geçen sürede "uzaktan algılama", "elektronik harp ve haberleşme", "simülasyon ve eğitim" ile "görev sistemleri" alanlarında birçok sorumluluk üstlendi. SDT'nin geliştirdiği farklı çözümler başta insansız hava aracı Anka, Atak helikopteri, Göktürk Uydu Programı olmak üzere Türk savunma sanayisinin son dönemde öne çıkan projelerinde kullanılıyor.Pilotların eğitimlerinde önem taşıyan F-16 mühimmat eğitim podunu millileştirerek önemli bir başarıya imza atan SDT, bu ürünün seri üretimine hazırlanıyor.
SDT Uzay ve Savunma Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Ömer Korkut, AA muhabirine, F-16 mühimmat eğitim poduna yönelik çalışmalara ilişkin bilgi verdi.Korkut, canlı sanal simüle eğitim poduna yönelik çalışmalara 2014 yılında Milli Savunma Bakanlığı Ar-Ge projesi kapsamında TUSAŞ iş ortaklığıyla beraber başladıklarını ve 2018'de bunu tamamladıklarını söyledi.
Proje kapsamında 4 prototip podu Hava Kuvvetlerine teslim ettiklerini dile getiren Korkut, 2019'dan itibaren Anadolu Kartalı başta olmak üzere eğitimlerin önemli bir kısmının bunlarla yapıldığını ifade etti. Korkut, Türk Hava Kuvvetlerinin yanı sıra Ürdün Hava Kuvvetlerinin de F-16'larında bu podu başarıyla test ettiğini belirtti.
Aynı anda 200 uçakla eğitim imkanı
Podun seri üretimine yönelik yakın zamanda olumlu gelişmeler yaşandığını aktaran Korkut, "Bir süredir garantisi de tamamlanmak üzere olan bu projenin seri üretimini bekliyorduk ki bu karar yakın zamanda çıktı. 60 podu, artık ismi F-16 Mühimmat Eğitim Podu (F-16 MEP) olarak isimlendirdiğimiz proje kapsamında Silahlı Kuvvetlerimize teslim edeceğiz. Burada model, SDT ana yükleniciliği ve TUSAŞ alt yükleniciliği şeklinde gerçekleşecek." dedi.
F-16'lara entegre edilen podun havadan havaya menzilinin yaklaşık 180, hava-yer menzilinin ise 360 kilometrenin üstünde olduğunu ifade eden Korkut, bu podlar kullanılarak 200 uçağın dahil olabildiği bir veri bağı oluşturulduğunu bildirdi. Korkut, bu podlar kullanılarak sağlanan eğitim olanaklarına ilişkin şunları kaydetti:
"Bu uçaklar havaya kalktıklarında birbirlerini görebiliyorlar. Bu kol içi bir veri bağı ama yer istasyonu da eş zamanlı olarak uçakların bütün manevralarını izleyebiliyor. Sadece manevralarını değil, uçakların tanziri silah angajmanlarını da izliyor ve bu angajmanların olumlu veya olumsuz vurdu/vurmadı şeklinde neticelerini de sistem doğrudan otomatik olarak belirliyor. Dolayısıyla bu pod Hava Kuvvetlerimizin pilotlarının eğitimlerinde çok ciddi bir rol üstleniyor. Sadece pilot eğitiminde değil, yeni silahların doktrinlerinin geliştirilmesi konusunda da ciddi bir yardımcı. Havada bütün bunlar olurken uçağa da bir göbek bağıyla bağlı yani uçağın seyrüsefer sistemlerinden de bilgi alabiliyor, kendi üzerinde INS veya GPS olduğu için kendi konum bilgisini de yaratıp bunu da kullanabiliyor. Bu tamamen isteğe bağlı. Aynı zamanda komuta merkezinde bütün bu eğitim, tatbikat izlenirken yapılması, yapılmaması gerekenler ayrılırken bunlar aynı zamanda kaydediliyor ve eğitim sonrasında bir değerlendirme yapma imkanı Hava Kuvvetlerimize sağlanmış oluyor."
Ömer Korkut, bu podlar sayesinde pilotların manevra kabiliyetleri ve angajman yeteneklerinin geliştirilmesinin ve yeni silahların etkin şekilde kullanılmasının sağlanacağını dile getirdi.
Farklı uçaklar ve yeni ülkeler gündemde
Podların farklı uçaklara entegrasyonunun da mümkün olduğunu vurgulayan Korkut, özellikle ihracat konusunda bir ürünün üretildiği ülkenin silahlı kuvvetleri tarafından kullanılmasının önemli bir kriter olduğuna işaret etti.
Korkut, F-16 MEP'in ihracatına yönelik çalışmalara ilişkin de şu değerlendirmede bulundu:
"Bu seri üretim projesi, F-16 MEP'in önünü açan bir proje oldu. Bu sayede yurt dışından var olan ilgi daha da arttı. Kabiliyetleri dünyaca bilinen Türk Hava Kuvvetlerinin kullandığı ürünlerin Türkiye'yi örnek alan dost, müttefik ülkeler tarafından çok ciddi takip edildiğini biliyoruz. Bu proje, ilgiyi ve ürüne merakı artırdı, ihracat potansiyellerini görüşme fırsatı yarattı. Dost ve müttefik ülkelerin bir kısmı F-16'lar gibi farklı menşeli uçakları da kullanıyor. Bu uçaklara entegrasyonu dahil olmak üzere şu anda ismini veremeyeceğim ülkelerle görüşüyoruz. İlerleyen safhalarda gerçekleştiği takdirde duyurusunu yaparız."