Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Kamu Personel Danışma Kurulunun (KPDK) çevrim içi düzenlenen toplantısında, Türkiye'nin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının her aşamasında, üretim sistemini ayakta tutmayı başardığını vurguladı.
Çalışanların sağlığı gözetilerek üretimin sürdürülmesinin sağladığı faydanın ve ürettiği toplumsal yararın bugün görüldüğünü belirten Bilgin, "Bu senenin ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 7,2 büyümüştü, ikinci çeyrekte yüzde 21,7, üçüncü çeyrekte ise 7,4 büyüdü. Yıl sonu itibarıyla tahminler yüzde 10 civarındaki büyümeyi işaret etmekte. Bütün bunlar sebepsiz değildir. Yani üretim ekonomisi olmayan, üretime dayanmayan hiçbir ekonominin böyle üç çeyrek üst üste üstelik de bu salgın sürecinde büyümesi ciddi bir konudur." dedi.
"Serbest piyasa mekanizması içerisinde gerekli düzenlemeler yapılacak"
Bazı iktisatçıların "Türkiye'nin üretime dayanamadan büyüdüğü" eleştirilerine tepki gösteren Bilgin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üretim yapısı olmadan büyümeyi baz etkisiyle vesaireyle bir süre yapabilirsiniz, ama bunu sürekli hale getiremezsiniz. Üç çeyrek üst üste büyümek, bir yıl büyümek, salgın sonrasında OECD'deki iki ekonomiden biri olmak, hiç tesadüf değildir. Üretim altyapısına dayanmadan bunları gerçekleştirmek de mümkün değildir. Dolayısıyla Türkiye üretim yapısıyla büyüyor. Sorunlarımız yok mu, tabii ki büyük sorunlarımız var. Bunları görmezden gelmek mümkün değildir, gerçekçi değildir. Çünkü sorunları göreceğiz, tanımlayacağız ve sorunlarla mücadele edeceğiz. Bu sorunların başında son haftalarda yaşadığımız döviz kurundaki dalgalanmalar gelmektedir. Döviz kurundaki dalgalanmalar parasal olaylardır. Ekonomi sadece parasal bir olay değildir. Bunu biliyoruz. Türkiye'nin bu parasal süreci yöneten kurumları da bunun farkındadır. Bununla ilgili serbest piyasa mekanizmasının içerisinde gerekli düzenlemeleri yapacaktır. Kimse Türkiye'nin piyasa mekanizmasını terk edip, kapalı ekonomiye geçeceği gibi boş söylemlere inanmasın. Türkiye, piyasa mekanizmasını işleterek bu sorunları çözecektir. Çünkü Türkiye, Avrupa ile en çok ihracat ve ithalat yapan ülkedir. Avrupa ekonomisinin, dünya ekonomisinin takip ettiği bir ekonomi olarak da piyasa ekonomisinden vazgeçmeyecektir."
"Öncelikli meselemiz, 3600 meselesidir"
Piyasa mekanizmasının önemli olduğunu, ama bunun tek başına bilhassa sosyal alanda sorun çözmeye yetmeyeceğini ifade eden Bilgin, şunları kaydetti:
"Sosyal alanda da bu piyasa ekonomisinin meydana getirdiği sorunları aşacak sosyal devlet uygulamalarına ihtiyaç var. Sosyal devlet uygulamalarının en çok kullanacağı araçlar da sosyal politika araçlarıdır. Türkiye, salgın sürecinin getirdiği sorunlarla baş etmek için daha çok sosyal politikalara ağırlık vermektedir. Nitekim geçtiğimiz dönemde yaptığımız toplu sözleşmeler, günün şartları içerisinde memnuniyet yaratmıştır, toplumsal kabul görmüştür. O sözleşme içerisinde yerine getireceğimiz konular vardır. Bunların başında 3600, sözleşmeliler, emeklilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi gelmektedir. Bunların hepsi önümüzdedir. Öncelikli meselemiz bugün 3600 meselesidir. Kamu personelinin, kamuda çalışırken aldığı maaşı, sahip oldukları hayat tarzını emekli olduktan sonra kaybetmeleri çok ciddi bir sorundur. Bu, emeklilik sistemimizin ve ek gösterge mekanizmasının yeniden düzenlenmesini gerektiren bir soruna işaret etmektedir. Bu bizim gündemimizdedir ve bunun gereğini yapacağız. Toplu sözleşme, bunu iyi niyet ifadesi olmaktan çıkartıp, çözülmesi gereken bir mecburiyet haline getirmiştir. Bakanlık içerisinde bir kurul oluşturduk, o kurul çalışmalarını tamamladı. Şimdi diğer bakanlıklarla olan görüşmelerimiz devam ediyor. Tabii bunu bir de sosyal tarafların katılımıyla ele alacağız, bu sorunu da çözeceğiz."
"Kadro haklarını kazanması için gereğini yapacağız"
Bakan Bilgin, kamu personel rejiminin çok parçalı ve kamuda çok farklı statülere bağlı çalışma biçimlerinin olmasının ciddi bir sorun yarattığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Biz burada sözleşmeli personeli önemli buluyoruz. Çok özel, aranan ve nitelikleri itibarıyla kıt olan meslek gruplarının farklı ücret seviyeleri ve farklı sözleşmelerle çalıştırılmasını anlamlı buluyoruz. Fakat her düzeyde karşılaşılan sözleşmeli personel tablosunun çok ciddi sorunlara yol açtığının farkındayız. Bilhassa çalışanlar açısından sorun yarattığının da farkındayız. Bu sorunların çözülmesi için de benzeri bir çalışmayı bakanlığımız bünyesinde sürdürüyoruz. Bunu tamamladıktan sonra ilgili diğer bakanlıklarla bir araya gelerek 3+1 diye bilinen çerçeve içerisinde onların kadro haklarını kazanması için de gereğini yapacağız. O çalışmayı da 3600'ün ardından tamamlayıp, yolumuza devam edeceğiz. Bunun dışında kamu personelinin özlük hakları, yükselme gibi çok ciddi sorunları var. Bu sorunların çözümü konusunu, biz sosyal ortaklarımızla ele alacağız. Bu sorunları birlikte çözeceğiz."
Bilgin'in konuşmasının ardından basına kapalı devam eden toplantıya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Ertuğrul Soysal, Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, yetkili sendikaların temsilcileri ve ilgililer katıldı.