Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Araştırma Üniversiteleri Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bilginin ve teknolojinin üretildiği, nitelikli insan kaynağının yetiştiği üniversitelerin, Türkiye'nin gelişip kalkınmasında hayati bir role sahip olduğunu belirtti.
Göreve geldiklerinden bu yana üniversitelerin gelişimini hızlandıracak çok önemli atılımlar yaptıklarını ifade eden Varank, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde yüksek öğretim alanında büyük reformlara imza attıklarını söyledi.
Küresel rekabetin bugün ulaştığı noktada, üniversitelerin artan katkısının bir beklentiden ziyade bir zorunluluk halini aldığına dikkati çeken Varank, 21. Yüzyıl'da ekonomilerin çok karmaşık sorunlarla sınandığına işaret etti.
Varank, salgın hastalıklardan iklim değişikliğine, enerji ve gıda arz güvenliğinden dijitalleşmeye kadar birçok alanda büyük sorun ve ihtiyaçların yenilikçi çözümler gerektirdiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"İşte bu noktada, başta üniversiteler olmak üzere tüm araştırma kurumlarına toplumun inovasyon ihtiyacını karşılamak adına önemli görevler düşüyor. Ancak geleneksel anlayışların bu kompleks sorunlara çözüm üretemeyeceği de bir gerçek olarak karşımızda. Bu nedenle yüksek öğretim sisteminin dünya genelinde büyük bir dönüşüm içinde olduğunu gözleyebiliyoruz. Artık üniversitelerin tek tip teorik eğitimler verilen izole yapılar olma dönemi bitmiştir. Tam tersine bu kurumlar, belli alanlara odaklanarak çevrelerindeki ekonomik ve sosyal hayatla daha fazla iç içe oluyor ve birçok yeniliğe öncülük ediyor. Hal böyle olunca, bizim üniversitelerimizin de tekdüzelikten uzaklaşması ve bir misyon farklılaşmasına gitmesi büyük önem arz ediyor."
Varank, Bakanlık olarak TÜBİTAK’la birlikte strateji belirleme ve destek sağlama başta olmak üzere birçok özel politika tasarlayıp uyguladıklarını belirterek, "Bu yıl hazırladığımız Üniversite Yetkinlik Analiz Raporu tam da bu amaca hizmet ediyor. 162 üniversitenin 131 alandaki yetkinliğinin değerlendirildiği raporda, kapsamlı bir yetkinlik haritası oluşturduk. Böylece üniversitelerin odaklanabileceği alanlar konusunda yol gösteriyor, birbirleriyle ve sanayiyle geliştirebilecekleri iş birliklerine ortam sağlıyoruz." dedi.
Bunun yanında, "araştırma ve aday araştırma üniversitelerinin" performans değerlendirmelerini yaparak gelişimlerini takip ettiklerini dile getiren Varank, dünyadaki referans göstergeleri ve Türkiye'nin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak oluşturdukları veri setleriyle bu değerlendirmeleri çok hassas bir şekilde yaptıklarını söyledi. Varank, "4 yıl boyunca TÜBİTAK vasıtasıyla gerçekleştirdiğimiz değerlendirmeler, elde edilen tecrübeler sonunda bu yıl YÖK tarafından gerçekleştirildi. İhtiyaç halinde sürece yine daha fazla katkı sunmaya hazır olduğumuzu bilmenizi temenni ediyorum." ifadelerini kullandı.
Son 5 yılda üniversitelerdeki projelere 3 milyar lira destek
Bakan Varank, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonunun, yeni dönemdeki sanayi ve teknoloji politikalarının yol haritasını oluşturduğuna işaret ederek, "Cumhurbaşkanımız öncülüğünde oluşturduğumuz bu vizyonla ülkemizi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi konumuna getirmekte kararlıyız. Yüksek teknoloji, girişimcilik ve beşeri sermaye bu vizyonu gerçekleştirebilmenin şifreleri. Üniversitelerimiz tüm bu alanların ana aktörlerinden biri." diye konuştu.
Bakanlık olarak üniversitelere ve araştırmacılara çok önemli destekler sağladıklarını vurgulayan Varank, "Son 5 yılda üniversitelerimizde yürütülen 10 binin üzerinde projeye yaklaşık 3 milyar lira destek verdik. Bu desteklerin yüzde 47’si araştırma ve aday araştırma üniversitelerimize sağlandı." dedi.
"Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile 127 araştırmacıyı ekosistemimize dahil ettik"
Varank, Üniversite-Sanayi İşbirliği Programı'yla üniversitedeki bilginin sanayiye aktarılmasını, yeni ürün veya sürece dönüştürülerek ticarileştirilmesini sağladıklarının altını çizerek, "Üniversitelerdeki bilginin ticarileşmesini kolaylaştıran teknoloji transfer ofislerini destekliyoruz. Sanayi Doktora Programı'yla sanayi kuruluşlarında daha fazla araştırmacı istihdam edilmesini teşvik ediyoruz. Bu programdan faydalanan doktora öğrencisi sayısı bugün itibarıyla 1162’ye ulaştı." diye konuşu.
Diğer taraftan, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile dünyanın dört bir yanındaki alanının en iyisi bilim insanlarını Türkiye'ye çektiklerini belirten Varank, şunları kaydetti:
"Programın ilk çağrısı ile 21 farklı ülkeden 127 araştırmacının ekosistemimize dahil edilmesini sağladık. Bu bilim insanlarının 58'i araştırma üniversiteleri tarafından desteklendi. Bu araştırmacıların üniversitelerde çalışması bizim için önemli ama daha da önemlisi her biri en az 5 lisansüstü öğrencisini yürüttükleri projelerde yetiştiriyor. Yani hem teknoloji geliştiriyor hem de bu programla insan kaynağı yetiştirmiş oluyoruz. Biz maalesef bu konuya verdiğimiz ehemmiyetin üniversitelerimizden yeterince karşılık bulmadığını zaman zaman görebiliyoruz. Büyük zahmet ve yatırımlarla getirdiğimiz bu araştırmacıların, üniversitelerimizce çözülmesi gereken, inanın zor olmayan talepleri var. Özellikle rektörlerimizden bu konuya özel ihtimam göstermelerini istirham ediyorum."
Varank, üniversitelerin de yurt dışından Türkiye'ye kazandırmak istedikleri bilim insanları için destek talebinde bulunmalarını beklediklerini dile getirerek, "Bu noktada üniversitelerimizin öncü olmasını tercih ediyoruz." dedi.
İnsan kaynağına yönelik uyguladıkları bir diğer önemli desteğin de Stajyer Araştırmacı Burs Programı (STAR) olduğuna dikkati çeken Varank, bu program ile lisans seviyesindeki öğrencilerin araştırma ekosistemine doğrudan dahil olmasını sağladıklarını söyledi.
Varank, ayrıca, nobel ödüllü bilim insanı Aziz Sancar adına doktora sonrası araştırma bursu programı başlattıklarını anımsatarak, genç bilim insanlarını Sancar'ın bizzat seçeceğini ve kendi laboratuvarında çalışacağını kaydetti. Yıl başından itibaren başlayacak programın seçilen araştırmacılar için çok kıymetli bir deneyim olacağına işaret eden Varank, bu yıl 199 üniversiteden 12 bin araştırmacının 10 binin üzerindeki makalesine maddi destek verdiklerini, bu makalelerden bazılarının dünyanın önde gelen dergilerinde yayımlandığını vurguladı.
Bakan Varank, üniversitelere sağladıkları en önemli imkanlardan birinin de platform ve ağ destekleri olduğunun altını çizerek, "Fotovoltaik teknolojilerden 3 boyutlu yazıcılara, aşı geliştirilmesinden kanser terapilerine kadar kritik alanlarda desteklediğimiz bu platformların koordinasyonunu araştırma üniversitelerimiz yapıyor. 66 milyon liraya kadar fon ayırdığımız platformlarda esnek bir proje ve bütçe yönetimi oluşturduk. Mevcut proje ortakları değişebiliyor, başlangıçta yer almayan yeni ortaklar, yeni projelerle sürece dahil olabiliyor. Böylece araştırmacılarımız sonuca odaklasın, bürokrasinin koridorlarında enerjilerini tüketmesin istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Bunun en güzel uygulama örneğini yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde yaşadıklarını dile getiren Varank, Bakanlık himayesinde, TÜBİTAK koordinasyonunda oluşturulan "COVİD-19 Türkiye Platformu" çatısı altında aşı ve ilaç geliştirme alanındaki 17 projenin desteklendiğini kaydetti.
Özellikle salgın döneminde bu program vasıtasıyla ortak araştırma altyapısı, tedarik zinciri, insan kaynağı, klinik çalışma süreçlerinin sıkı bir koordinasyon içinde yürütüldüğünü anlatan Varank, "Esasında bu destek programımız vasıtasıyla teşbihte hata olmaz, tematik mini TÜBİTAK’lar oluşturuyoruz. Bu yapının yönetişimi de araştırma üniversitelerimiz gerçekleştiriyor. Bu şekilde ülkemizde Ar-Ge süreçlerinin kurumsal dönüşümüne de katkı sağlıyoruz." diye konuştu.
Bakan Varank, 19 yıldır yürüttükleri tüm çalışmaları veriye dayanan bilimsel temelli bir anlayışla sürdürdüklerini aktararak, "Önümüzdeki dönemde de en büyük paydaşımız olan, bilginin merkezi üniversitelerimizin gelişimi için yoğun çaba göstereceğiz. Yüksek öğretim sistemimizi bölgemizin ve dünyanın çekim merkezlerinden biri haline getirmek için çalışacağız. Eldeki bilgi birikimini en verimli şekilde ekonomiye aktararak teknolojik gelişimimizi siz değerli bilim insanlarının ve gençlerimizin öncülüğünde devam ettireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Varank, YÖK ile sıkı bir koordinasyon içerisinde çalışmalarını sürdürdüklerini dile getirerek, "Önümüzdeki dönemde YÖK ile birlikte Türkiye'de iki ana dal olan hem bölgesel kalkınma hem de araştırma üniversitelerini daha iyi noktalara taşımak, bilim insanlarının önünü açmak, üniversiteleri daha fazla cazibe merkezi haline getirmek için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz." dedi.