Ankara
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Bilişim Vadisi'nde gerçekleştirilen Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Tanıtım Programı'nda yaptığı konuşmada, yapay zeka teknolojilerinin uygulama alanlarının her geçen gün arttığını söyledi.
Özellikle kendini tekrarlayan ve yoğun hesaplama gerektiren sektörlerde bu teknolojilerin büyük kolaylıklar sağladığını ifade eden Varank, "Yapay zeka teknolojilerinin küresel ekonomi üzerinde internet devriminden bile daha büyük bir etki oluşturacağı öngörülüyor. Zaten büyük bir hızla yaşanan dijitalleşme süreci, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisiyle daha da hızlandı. Bu süreçte mecburen uygulanan sosyal mesafe kısıtları, iletişim ve yapay zeka uygulamalarının kullanımını katbekat artırdı." diye konuştu.
"Teknolojik değişimi benimsemek tek akılcı yol"
Varank, yakın gelecekte yapay zekaya sahip teknolojilerin ekonomik ve sosyal hayatın vazgeçilmez bir parçası olacağına işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"2020'de dünya genelindeki yapay zeka harcamaları yaklaşık 50 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Önümüzdeki 5 yılda bu teknolojilerin pazar büyüklüğü en az 2 katına çıkacak. Yapay zekanın 2030'a kadar küresel ekonomiye 13-16 trilyon dolar katkı yapması ve yüzde 13 civarında bir büyüme sağlaması bekleniyor. Tabii bu teknolojiler hayatımıza daha yaygın bir şekilde girmesiyle bazı işlere ve hizmetlere duyulan ihtiyaçlar da giderek azalacak."
Bu nedenle yapay zeka ve robotik teknolojilerin yaygın bir işsizlik doğuracağı kaygısının bulunduğuna dikkati çeken Varank, şöyle konuştu:
"Bu kaygılar, dar bir bakış açısıyla yapılan değerlendirmelerin bir sonucu. Geçenlerde bir muhalefet milletvekili bana bir soru önergesi göndermiş. 'Yapay zeka teknolojilerinin kullanımıyla kaç kişinin işsiz kalmasını öngörüyorsunuz?' diye bir soru sormuş. Bu eksik bakış açısı, kaybolan işlerin yerini kreatif ve bilgi gerektiren çok daha fazla işlerin alacağını göz ardı ediyor. Teknoloji ve endüstri tarihini incelediğimizde, kaybolan ve yeni ortaya çıkan işlerin sayısız örneklerinin olduğunu görüyoruz. Gelecekte de bu sürecin aynı şekilde devam edeceği aşikar. Bu yüzden teknolojik değişime direnmek yerine onu benimsemek, özümsemek ve yönetmek tek akılcı yol. Çünkü bu yarışta geride kalan ülkeler mevcut ekonomik birikimlerini de kaybetme riskiyle karşı karşıyalar. Burada bize düşen, bu dönüşümün topluma en faydalı şekilde gerçekleşmesini sağlamak ve kimseyi geride bırakmamaktır."
"Sayılı ülkeler arasında yerimizi aldık”
Varank, Ulusal Yapay Zeka Stratejisi ile Türkiye'nin yapay zeka alanında strateji yayımlayan sayılı ülkeler arasında yerini aldığını belirterek, Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'nde de yıkıcı teknolojilerin gelişimi için özel başlıklar belirlediklerini anımsattı.
Türkiye'yi kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi konumuna yükseltecek kapsamlı politikaları bu anlayış çerçevesinde uyguladıklarını ifade eden Varank, Yapay Zeka Stratejisi ile de bunu daha ileri taşıyacak adımları atacaklarını bildirdi.
Varank, stratejide iddialı ama hayata geçirilebilir hedefler belirlediklerini vurgulayarak, şunları söyledi:
"2025'te yapay zeka teknolojilerinin milli hasılamıza katkısını yüzde 5'e çıkarmayı hedefliyoruz. Ülkemizin uluslararası yapay zeka endekslerinde ilk 20'de yer almasını amaçlıyoruz. Buna yönelik hamlelerimizi yapacağız. Yakın zamanda küresel inovasyon endeksi sonuçları açıklanacak. Orada da son dönemde ciddi çalışmalar yaptık, inşallah ülkemizin üst sıralara yükseldiğini görmüş olacağız. Bu hedefleri gerçekleştirebilmenin birinci şartı, yapay zeka teknolojilerine yön verecek nitelikli insan kaynağına sahip olmaktan geçiyor. 2025'te bu alandaki istihdamın en az 50 bine ulaşmasını hedefliyoruz. Bu nedenle nitelikli insan kaynağının yetişmesi için çok önemli tedbirler belirledik. Bu konuda halihazırda birçok politika ve programı da uygulamaya devam ediyoruz. Stratejide belirlediğimiz tedbirlerle bu alandaki çabamızı daha da hızlandıracağız."
"Tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başardık"
Yapay zeka alanındaki hedeflere ulaşmanın bir diğer ön şartının Ar-Ge ve inovasyon kültürünün yaygınlaştırılmasıyla girişimciliğin geliştirilmesinden geçtiğini ifade eden Varank, Ar-Ge konusunda altyapı ve proje bazlı desteklerle özel sektörün yatırım yapmasını teşvik ettiklerini dile getirdi.
Varank, AK Parti hükümetleri döneminde Ar-Ge ve yenilikçilik ekosistemindeki gelişmelere dikkati çekerek, TÜBİTAK, KOSGEB ve kalkınma ajansları aracılığıyla uyguladıkları programları anlattı.
Ülkedeki girişim ekosisteminin yakın zamanda çıkardığı "unicorn"larla tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başardığını vurgulayan Varank, "Yapay Zeka Stratejimizde belirlenen tedbirlerle desteklerimizi daha da etkinleştireceğiz ve bu alanda da yeni 'unicorn'lar çıkaracağız." dedi.
"Açık Bilim" politikası
Bakan Varank, veri ve veri işleme altyapılarının yapay zeka alanındaki atılımların temel belirleyicilerinden biri olduğunu söyledi.
5G ve ötesi, bağlantılı teknolojiler, nesnelerin interneti ve dijital platformlar sayesinde dünyada üretilen verinin hacmi ve kalitesinin her geçen gün arttığını belirten Varank, şöyle konuştu:
"Hızlı büyüyen veri üretimiyle birlikte de süper bilgisayarlar, dijital dönüşümü sürükleyen teknolojilerin başında geliyor. Bu konularda gerek TÜBİTAK bünyesinde gerekse uluslararası iş birlikleri vasıtasıyla yürüttüğümüz önemli çalışmalarımız var. TÜBİTAK BİLGEM Bilişim Teknolojileri Enstitüsü'nde alanda kullanılabilecek milli ve özgün çözümler geliştiriyoruz. Safir Bulut, Safir Büyük Veri, Safir Depo ve Safir Zeka, büyük verinin depolanması ve işlenmesi konusundaki önemli projelerimiz."
Varank, TÜBİTAK ULAKBİM ile uyguladıkları "Açık Bilim" politikasının da bu alanda geliştirdikleri güzel bir örnek olduğunu ifade ederek, bu çalışmayla TÜBİTAK tarafından yürütülen veya desteklenen projelerde üretilen verilerin saklanmasını ve yönetimini sağladıklarını bildirdi.
Veri işleme altyapıları konusunda uluslararası imkanlardan da faydalanmaya özen gösterdiklerini vurgulayan Varank, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu doğrultuda, Avrupa Yüksek Performanslı Hesaplama Ortak Girişimine üye olduk. EuroCC Projesi kapsamında ülkemizde bir yüksek başarımlı hesaplama yetkinlik merkezi kuruyoruz. Bu projeyi TÜBİTAK ULAKBİM koordinasyonunda ODTÜ ve Sabancı üniversitelerinin katkılarıyla yürütüyoruz. Stratejide belirlediğimiz tedbirlerle birlikte yüksek başarımlı hesaplama alanındaki yetkinliklerimizi geliştirecek birçok yeni projeyi daha önümüzdeki dönemde harekete geçireceğiz."
"Yakın zamanda proje teklif çağrısını ilan edeceğiz"
Varank, altyapıların yanında kurumsal kapasitenin inşa edilmesinin de yapay zeka alanındaki çalışmaların artarak devam etmesi bakımından büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, TÜBİTAK'ta Yapay Zeka Enstitüsü kurduklarını anımsattı.
Yapay zeka ekosistemini harekete geçirecek bir katalizör görevi üstlenecek enstitü bünyesinde bir de "Sektörel Birlikte Geliştirme Laboratuvarı" oluşturdukları bilgisini veren Varank, şöyle devam etti:
"Bu laboratuvarda, çok paydaşlı yapay zeka uygulamalarının geliştirilip test edilebilmesi için altyapı ve veri alanları desteği imkanı getireceğiz. Bugün ilk kez sizlere bu laboratuvar ve Yapay Zeka Enstitümüz bünyesinde uygulayacağımız yeni bir TEYDEB destek programından da bahsetmek istiyorum. Bu destekle öncelikli olarak belirlediğimiz alanlarda yani akıllı üretim sistemleri, akıllı tarım, akıllı finans ve iklim değişikliği alanlarında sanayinin ihtiyaç duyduğu yapay zeka çözümlerinin ülkemizdeki teknoloji şirketleri ve üniversiteler tarafından geliştirilmesini sağlayacağız. Yenilikçi bir modelde uygulanacak bu destek programıyla sanayicimizin yapay zeka çözümlerine daha hızlı ve etkin bir şekilde erişmesine imkan tanıyacağız. Her bir proje sonucunda elde edilen bilgi birikiminin ekosistemin diğer paydaşlarına yaygınlaştırılmasını sağlayacağız. Yakın zamanda proje teklif çağrısını ilan edeceğiz. Özel sektörümüzün bu programı takip etmesini özellikle tavsiye ediyorum."
"Küresel rekabetçiliğe büyük katkı yapacak”
Varank, yapay zeka kullanımının hızlanarak devam edeceği bilinse de bu sürecin sosyal ve ekonomik etkilerinin nasıl şekilleneceği hususunun belirsiz olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Stratejimizde deneyen, keşfeden, öğrenen ve bu doğrultuda kendisini sürekli güncelleyen bir ekosistemin oluşturulmasını hedefledik. Bu dönüşüm sürecinden sosyoekonomik yapımızın olumsuz etkilenmemesi gerektiğinin farkındayız. Uygulama süreçlerini de bu hassasiyetleri göz önünde bulunduracak şekilde tasarladık. Katılımcı bir yaklaşımla hazırladığımız Ulusal Yapay Zeka Stratejimize ilgili tüm tarafların fikir ve önerilerini dahil etmeye önem gösterdik. Bunun yanında, uygulamayı koordine edecek, tüm süreci ve etkilerini takip edecek, gerektiğinde düzenleyici ve düzeltici önlemler alacak kapsamlı bir yönetişim mekanizması tasarladık. Bu strateji sayesinde, önümüzdeki dönemde yapay zeka uygulamalarıyla ülkemizde veriden daha fazla değer üretildiğine hep birlikte şahit olacağız."
Stratejinin ülkenin yapay zeka ekosistemini geliştireceğine ve küresel rekabetçiliğe büyük katkılar sunacağına inandığını dile getiren Varank, stratejinin hazırlık sürecinde destek olan tüm kurum ve kuruluşlarla Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisine teşekkür etti.
Varank, tanıtım toplantısının gerçekleştirildiği Bilişim Vadisi'nin de çalışmalara aktif katkı sunduğuna işaret ederek, gelecek dönemde buranın isminin diğer teknoloji alanında olduğu gibi yapay zeka alanında da daha fazla duyulacağını söyledi.
Dijital ikizler sahnede
Etkinlikte, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç da Türkiye'nin ilk Ulusal Yapay Zeka Stratejisi'ne ilişkin sunum yaptı.
Yapay zeka ve hologram teknolojileri kullanılarak üretilen, Bakan Varank ve Başkan Koç'un dijital ikizleri de Bilge ve Bilgin isimlerindeki dijital asistanlarla konuştu.