Ankara
Anayasa Mahkemesi, sosyal mesafe kuralına uymadığı gerekçesiyle idari para cezası verilen kadının, yaptığı itirazın ileri sürdüğü iddialar dikkate alınmadan reddedilmesinde gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde yaşayan bir kadın, 29 Mayıs 2020'de İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde yaşanan tartışma sonrasında Kovid-19 tedbirleri kapsamındaki "sosyal mesafe" kuralına uymadığı gerekçesiyle Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 282. maddesi uyarınca polis tarafından 3 bin 150 lira idari para cezasına çarptırıldı.
Cezaya itiraz eden kadın, Bismil Sulh Ceza Hakimliğine başvurdu. Kadın itirazında, emniyet müdürlüğü önünden gelen sesler üzerine dışarı çıktığını, kavgaya karışanların kardeşlerine saldırdığını, durumu öğrenmek için söz konusu yere gittiğini, sosyal mesafe kuralını ihlal etmediğini savundu.
İdari yaptırım kararına yapılan itirazı reddeden hakimliğin gerekçesinde, Diyarbakır İl Hıfzıssıhha Kurulunun meydan, sokak ve caddelerde vatandaşların sosyal mesafeyi gözetmeden yürümelerine veya bulunmalarına izin verilmemesine hükmedildiği aktarıldı. Hakimliğin gerekçesinde, cezaya itiraz eden kadın ile diğer şahısların sosyal mesafe kurallarına aykırı hareket edecek şekilde bulunduklarının görüntülerle sabit olduğu, Bismil Emniyet Müdürlüğünün tutanağının gerçeğe uygun tutulduğu, idari para cezasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı belirtildi.
Bunun üzerine kadın, avukatı aracılığıyla, idari yaptırımlarda karar mercinin mülki amir olduğu, kolluk kuvvetlerinin düzenlediği idari yaptırım kararlarının mülki amir onayı olmadan tebliğ edilemeyeceğini, Adana 4. Sulh Ceza Hakimliğinin bir kararının da bu yönde tespitler içerdiğini, bu nedenlerle Bismil Sulh Ceza Hakimliğinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia etti ve cezanın yetki yönünden iptali talebiyle Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliğine başvurdu.
Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliği ise Bismil Sulh Ceza Hakimliğinin kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğine hükmederek itirazı reddetti.
Daha sonra başvurucu Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme, kadının ileri sürdüğü iddiaların dikkate alınmadığı sonucuna ulaşarak adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Gerekçeden
Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, Bismil Sulh Ceza Hakimliğinin başvurucunun isnat edilen kabahati işlediği yönündeki kolluk tutanağı dışında bu tutanağı destekler görüntü kayıtlarının varlığına ve kayıtlardan başvurucu ile diğer şahısların sosyal mesafe kuralına aykırı hareket edecek şekilde davrandıkları tespitine dayanarak itirazı reddettiği hatırlatıldı.
Başvurucunun bu karara yaptığı itirazda uygulanan idari yaptırım ile ilgili olarak karar mercinin mülki amir olduğuna, kolluk görevlilerinin mülki amir onayını almadan ceza tayin edip ilgiliye tebliğ edemeyeceğine, benzer bir olayda Adana 4. Sulh Ceza Hakimliğince verilen kararın da bu yönde olduğunu ileri sürdüğü anımsatılan gerekçede, "İtiraz mercii, ilk defa itiraz kanun yolunda ileri sürülen bu iddialarla ilgili herhangi bir değerlendirme yapmaksızın yargılamayı yürüten hakimliğin ret kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir." tespiti yapıldı.
Gerekçede, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 294. maddesinin "Bu kanunda yazılı olan idari para cezaları mahalli mülki amir tarafından verilir" şeklinde düzenlenen ikinci fıkrası göz önüne alındığında aynı kanunun 282. maddesi uyarınca düzenlenen İdari Yaptırım Karar Tutanağı'nın yetkisiz kolluk görevlilerince tanzim edilmesi nedeniyle hukuka uygun olmadığı yönündeki iddianın itiraz incelemesi yönünden sonuca etkili, davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olduğunun değerlendirildiği vurgulandı.
Bismil Sulh Ceza Hakimliği kararında, idari yaptırım kararının yetki unsuru yönünden hukukiliğine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığının altı çizilen gerekçede, kanun yolu incelemesi yapan Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliğinin ise ilk defa itiraz kanun yolu başvurusunda ileri sürülen idari yaptırım kararının yetki unsuru yönünden hukuka aykırı olduğuna ve benzer bir olayda Adana 4. Sulh Ceza Hakimliğince itiraz eden lehine karar verildiğine ilişkin iddiaları dikkate alarak inceleyip incelemediğinin gerekçeli karardan anlaşılmadığı belirtildi.
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, şunlar kaydedildi:
"İtiraz mercii, ret gerekçesinde başvurucu tarafından ilk defa itiraz kanun yolunda ileri sürülen iddiaların hangilerini dikkate aldığını ya da almadığını gösteren ifadeleri özenle seçmemiş ve davanın sonucuna etkili olabilecek iddiaları incelemediği kuşkusuna sebep olacak şekilde başvurucunun anılan esaslı iddiaları hakkında ayrı ve açık bir yanıt vermemiştir. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır."