Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan: Bir mahkemenin kararı uygulanmıyorsa orada yargılama yapmanın anlamı kalmaz

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Bir mahkemenin verdiği karar uygulanmıyorsa orada yargılama yapmanın da mahkemenin karar vermesinin de bir anlamı kalmayacaktır." dedi.​​​​​​​

Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan: Bir mahkemenin kararı uygulanmıyorsa orada yargılama yapmanın anlamı kalmaz
1183

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi"nin açılışında yaptığı konuşmada, projenin, yeni ihlallerin önlenmesine vesile olmasını diledi.
 
Yargı kararlarının icrasının, adil yargılanma sürecinin tamamlayıcı bir unsuru olduğuna işaret eden Arslan, şöyle konuştu:
 
"Eğer bir mahkemenin verdiği karar uygulanmıyorsa, orada yargılama yapmanın da mahkemenin karar vermesinin de bir anlamı kalmayacaktır. O yüzden mahkemeye erişim hakkının olmazsa olmaz unsurlarından birisi, yargılama sonucunda verilen kararın hakkıyla icra edilmesidir. Diğer yandan, bir ülkede mahkeme kararlarının etkili bir şekilde uygulanması, icra edilmesi, o ülkede hukuk devletinin varlığının da ön şartıdır. Anayasa Mahkemesi kararlarında sıklıkla vurgulandığı gibi, mahkeme kararlarının icrasının hakkıyla sağlanmadığı bir yerde hukuk devletinden bahsedilemez. Çünkü hukuk devleti bir söylemden ibaret değildir. Mahkeme kararlarının icrası, Anayasa Mahkemesi kararlarının özelde icrası, bir ülkede hukukun üstünlüğünün olduğunun da temel işaretlerinden biridir."
 
"Anayasa Mahkemesi kararları bir ülkede bulunan tüm kuruluşları bağlar"
Arslan, "Anayasa Mahkemesi, anayasaya aykırılık konusunda bir karar verdikten sonra bu aykırılıkta ısrar, anayasanın kasten ihlalidir. Bu bilinçle Anayasa Mahkemesinin gerek norm denetiminde gerekse bireysel başvuruda tespit ettiği anayasaya aykırılıktan sonra bu aykırılığın giderilmesi, tüm kurum ve kuruluşların temel vazifelerinden biridir." ifadelerini kullandı.
 
Yargı kararlarının etkili şekilde uygulanmasının, bağlayıcı anayasal ve yasal kuralların varlığına ve kuralları uygulayacak kurumsal ve kişisel iradeye bağlı olduğunu söyleyen Arslan, başarının da kurallar, kurumlar, kişiler ve kalite ile bağlantılı olduğunu belirtti.
 
Anayasa'nın 138 ve 153'üncü maddelerine değinen Arslan, mahkeme kararlarının tüm devlet kurum ve kuruluşlarını bağladığını vurguladı. Kararların icrası konusunda hiçbir kimseye takdir yetkisi tanınmadığını bildiren Arslan, "Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı kurumlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri, bir ülkede bulunan tüm kuruluşları bağlar." dedi.
 
Kuralların uygulanmasında birçok ülkede sorunlar olduğuna dikkati çeken Arslan, "Yargı kararlarının etkili bir şekilde icrası için yargı kurumlarının çabası tek başına yeterli değildir." diye konuştu.
 
Arslan, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda verdiği ihlal kararlarının uygulanmasına ilişkin ise "Bu kararların etkili icrası sadece yürütmenin değil aynı zamanda yasamanın hatta yargının da desteğine bağlıdır. Bu nedenle kararların etkili bir şekilde uygulanması bir bütün olarak kurumsal ve kişisel iradeye bağlıdır diyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
 
"Kurumlar arasındaki iletişimi ve iş birliğini gerekli kılmaktadır"
Bu konuda devletin farklı organları arasında iş birliğine en fazla temel hak ve özgürlüklerin korunması noktasında ihtiyaç duyulduğunu bildiren Arslan, "Anayasa Mahkemesinin temel haklar alanında verdiği kararların etkili şekilde icrası, her şeyden evvel bu kararların ilgili kurum, kuruluş ve kişiler tarafından çok iyi anlaşılmasını, kabullenilmesini ve nihayet yerine getirilmesini gerektirmektedir. Bu da son tahlilde kurumlar arasındaki iletişimi ve iş birliğini gerekli kılmaktadır." ifadelerini kullandı.
 
Bugünün aynı zamanda Türkiye'de bireysel başvuru hakkının getirildiği 23 Eylül 2012'nin yıl dönümü olduğunu hatırlatan Zühtü Arslan, o tarihten itibaren Anayasa Mahkemesinin bireylerin temel haklarının ihlal edildiği iddialarını da inceleyen bir kurum haline geldiğini kaydetti.
 
Bireysel başvurunun Türk hukuk sisteminde köklü bir değişiklik olduğunu ifade eden Arslan, böylece Türk hukukunda nihai ve etkili bir hak arama yolu oluşturulduğunu söyledi.
 
Bireysel başvurunun kabul edildiği İspanya ve Almanya'da yıllık 5 ila 6 bin başvuru olduğunu, Türkiye'de ise bu başvuru sayısının bir ayda yapıldığını aktaran Arslan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taraf olan 47 ülkeden yapılan başvuru sayısından daha fazla başvurunun Türkiye'de Anayasa Mahkemesine yapıldığını anlattı.
 
Arslan, Yüksek Mahkeme'nin artan iş yükünü en kısa sürede sonuçlandırmak için çaba sarf ettiğini dile getirdi.
 
"Bireysel başvurunun amacı bataklığı kurutmaktır"
Bireysel başvurunun etkili bir hak arama yolu olarak sürdürülmesi konusunda yapısal tedbirlerin acil olarak alınmasının gerekli olduğunu söyleyen Arslan, bireysel başvurunun objektif etkisinin anlaşılmasının önemine değinerek "İhlal kararlarının gereği gibi yerine getirilmesi ve yeni ihlallerin engellenmesi hayati derecede önemlidir." diye konuştu.
 
Anayasa Mahkemesinin bir amacının da yeni ihlallerin ortaya çıkmasını önlemek olduğunu vurgulayan Arslan, "Bireysel başvurunun amacı tek tek sivrisinekleri yok etmek değildir, bireysel başvurunun amacı bataklığı kurutmaktır. O nedenle bu objektif etkinin çok iyi anlaşılması ve ihlal kararlarından sonra bu kararlarda belirttiği esasları, kararlarda belirttiği ilkeleri uygulayarak yeni başvuruların yapılmasını beklemeden idare makamlarının ve yargı mercilerinin kararlarını o yönde vermesi hayati derecede önemlidir." ifadelerini kullandı.
 
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sonrası diğer mahkemelerin ve idari kurumların da bu kararlardaki esasları benimsemesi gerektiğine işaret eden Arslan, şöyle devam etti:
 
"Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda verdiği ihlal kararlarının gereği, ihlalin kaynağına göre belirlenen muhatapları tarafından yerine getirilmelidir. Burada da iki ihtimal karşımıza çıkıyor. Yaygın olanı ihlalin bir yargı kararından veya idari bir makamın işleminden kaynaklandığı durumlar. Eğer ihlal bir idari işlemden kaynaklanıyor ve yargı kararı bu ihlali gideremiyorsa veya doğrudan yargı kararından kaynaklanıyorsa, bu durumda Anayasa Mahkemesi yargılamanın yenilenmesine karar veriyor. Ve mahkeme şunu vurguluyor, bu konuda artık derece mahkemelerinin yargılamanın yenilenmesini başlatma, yapma noktasında herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Bu anayasanın ve yasanın zorunlu kıldığı bir durumdur ve yapılması gereken de önce somut ihlale sebep olan yargı kararının kaldırılması ardından ihlali de ortadan kaldıracak şekilde yeni bir kararın verilmesi."
 
Başkan Arslan, Anayasa Mahkemesinin hem norm denetiminde hem de bireysel başvuruda özellikle temel haklar alanında verdiği tüm ihlal kararlarının, anayasaya aykırılığın tespiti olduğunu kaydetti.
 
Bu konuda tüm kurumlara düşenin söz konusu anayasaya aykırılığı gidermek olduğunu belirten Arslan, "Her ihlal kararı anayasaya aykırılığın tespitidir. Dolayısıyla tüm kurumlara düşen anayasaya aykırılığı gidermektir. Bu hepimizin başta gelen vazifesidir." dedi.
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir.